MAGAZİN GAZETE DERGİ TV | Türkiye'nin En Kolay Okunan Haber Magazin Sitesi

10 Mayıs 2024 Cuma 20:58
Chrome Kullanıyorsanız:
1.Tarayıcınızın sağ üstündeki, şuna benzeyen düğmeye tıklayın:
2.Options veya Seçenekler yazan kısma tıklayın.
3.Home Page veya Ana sayfa yazan kısma sitemizin adresini yapıştırın ve kaydedin.

Firefox Kullanıyorsanız:
Sitemizin adresinin tamamını seçin ve tutup anasayfa düğmesine sürükleyin.

Anasayfa düğmesi genelde şöyle görünür:

ANASAYFA EKONOMİ Yeme İçme Sektörü Kan Ağlıyor!

Görüş ve Düşünceleriniz?

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhattapları tarafından dava açılabilmektedir.

ESNAF ZARAR GÖRDÜ!

Yeme İçme Sektörü Kan Ağlıyor!

Gezi Olayları ile birlikte birçok sektör şüphesiz zarar gördü. Ancak en büyük zararı yeme içme sektörü gördü.
21 Haziran 2013 11:34

İşler bıçak gibi kesilirken çok sayıda mekân erken saatte kapatmak zorunda kaldı. Taksim bölgesinde hayat dururken diğer bölgelerde bulunan kafe, restoran gece kulübü gibi mekânlar da büyük zarar gördü. Binlerce kişinin çalıştığı yeme içme sektörünün bu süre içinde yaklaşık 200 milyon dolar zarar gördüğü ifade ediliyor. Mekânlarda iş oranı yüzde 70 düşerken günlük 30 bin TL ciro yapan bir mekân 8 bin TL hasılat ile dükkanı kapatıyor. yeme içme sektörü Gezi Olaylarına destek verirken bu işin de tadında bırakılması gerektiğini savunuyor. Yeme içme sektörünün tam pik yaptığı haziran ayında bu olayların yaşanması sektörü bir sene geriye götürdü. Çünkü yıllık kazancı zaten haziran ayında yaptığı ciroyla ortaya çıkıyordu. Şimdi bir hafta sonra ramazan gelecek, ondan sonra zaten sezon bitecek. Çoğu mekân, çalışan personelini yavaş yavaş işten çıkarmaya başladı. Çoğu mekân iflas etti, mekân kirasını ödeyemez hale geldi. Bunları yapmaya kimsenin hakkı yok. Gereken tepki verildi. Gereken mesaj verildi. Gençleri alkolden korumanın gerek olmadığını herkes anladı. Bu gençler artık başka bir dönemin, başka bir hareketin olduğunu hepimize gösterdiler. Artık her şeyi tadında bırakmak gerekiyor. Bu ülke kolay kolay bu hallere gelmedi. Bu ekonomi kolay kolay bu hallere gelmedi. Bu ülke sizlere emanet. Dokuz ay sonra seçim var. O zaman gider oyunu kullanırsın. 

Denizde can güvenliği yok 

Aslında Bodrum’da deniz karadan daha hareketli. Cebinde beş kuruşu olan hemen gitmiş derme çatma bir tekne almış. Çoğu kendi kullanıyor. Geçtiğimiz yıl biz bilmesek de denizde yüzlerce kaza olduğunu kaptan arkadaşın “Bodrum’da artık kara denizden daha güvenli” demesiyle öğrendim, merak edip sordum. Yukarıda yazdığım gibi herkes hava atmak için bir tekne alıyor. Tekne dediğime bakmayın sandaldan bozma teknelerle şov yapıyorlar. O yüzden Bodrum’daki deniz trafiği çok tehlikeli olmaya başladı. Su sporlarında da aynı şekilde, denetim adına hiçbir şey yok. Sahil Güvenlik hâlâ kış uykusunda olabilir diye düşünüyorum. Biz tekneyle bir tur attık, ortalarda denetim adına kimse görünmüyor. İlla yaz ortası olacak öyle önlem başlayacak. Sezon başlamadan şu önlemleri alsanız ne olur. Kimsenin başına bir şey gelmeden. Kimsenin canı yanmadan. Yok illa birinin canı yanacak o zaman sahil güvenlik ya da o birime bakan her neyse ortaya çıkarlar.

Kontenjandan havaya girenler

Kontenjandan havaya girenler lafını görüp “acaba ne yazacak” diye merak edenler olabilir. Aslında kendi bir şey olmayan, yanındaki ya da ailesinden dolayı boy boy resimleri çıkan kişiler kontenjandan faydalanmış oluyor. Faydalanıp mütevazı olan, bir de ben ne oldum delisi olanlar var. Sibel Can’ı bilmeyen yoktur. Ben de çok severim. Öyle bir ses bir daha gelir mi bilinmez kendi yaşantısı çok sade ve magazin camiasında çok sevilen bir insandır. Ama oğlu için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Annesine hiç çekmemiş. Bir yemeğe gidiyor magazinciler resim çekiyor. Şımarıklık bu ya garsonları çağırıp mekânın önünde bulunan saksıyla magazincilerin görüntü almasını engellemeye çalışıyor. O anne parası ile şımarıklık yapabilir. Ancak bir mekânın böyle şeylere alet olmasına anlam veremiyorum. “Kardeşim biz böyle bir şey yapamayız. İster otur ister kalk” desen... O zaman seni gözünden öpeyim. Ama sen ne yapıyorsun, çocukla çocuk olup kendini beş paralık ediyorsun. Şimdilik o mekânı teşhir etmiyorum. Ama umarım bir daha yapmaz. Çünkü onun işi görevini yapanları engellemek değil iyi hizmet vermek, iyi lezzet vermek ve müşteriyi kazıklamamak. Muhabir de işi bırakıp gidip garsonun işine, mekânın işletmesine karışırsa olur mu. Tabii ki olmaz, o zaman herkes işini yapmayı öğrensin. Kontenjandan faydalanan bir diğer isim ise “Öyle Bir Geçer Zaman ki” ile adını duyuran Wilma Elles ile aşk yaşayan Kerem diye bir çocuk. Tanımam etmem ama her yerde dip dibe artık. Çocuk öyle bir havada ki Wilma sayesinde, aktivitelerde Egemen Bağış gibi önemli bir politikacı ile yan yana poz verince ben oldum delisi oluyor. Ne iş yapıyor diye merak ettim. Eski evleri alıp yapıyormuş. Dalmaz Center’da bir ofisi vardı ancak orayı maddi sıkıntılardan dolayı boşaltmış. Ama kontenjandan bir medya ünlüsü oldu. Şimdi Edi ile Büdü gibi her yerdeler. Kermes, çarşı, sokak, pazar aklınıza neresi gelirse... Artık ben takip edemiyorum.

PLAYBOY KESİLECEKLER 
Olaylı evliliğinden sonra piyasada isim yapan Özge Ulusoy da aynı şekilde. Gerçi artık eski havası olmadığını herkes söylüyor. Survivor yarışmasından döndükten sonra işleri çok açılmıştı. Tanıtımdan tanıtıma koşuyordu. Hacı Sabancı ile çıkıyordu. Şimdi ayrılmış, kendisinden daha havalı, kontenjandan faydalanan bir aşkı var. Adı Hakan Baş‘mış. İnternet üzerinden satış yapan bir alışveriş sitesi varmış. Takı yapıyormuş falan filan. Ama çocuk Özge Ulusoy’un yanında çok sönük kalıyor. Her halinden belli. Ancak bunun farkında olmuş olacak ki gizem katmak için arka koltukta otururken tam ortaya oturuyor ki fotoğrafta gözüksün. Hiç konuşmuyor. Çünkü hava bin beş yüz. Birileri belli ki ona bir şeyler söylemiş. Sonuçta kontenjandan hepimiz Hakan denen arkadaşı tanımış olduk. Özge’den sonra başımıza playboy kesilirler demedi demeyin. O kadar çok isim var ki say say bitmiyor. Bir dönem piyasada fırtınalar estiren Erdal Acar gibi olmak istiyorlar. Ama bence hiç uğraşmasınlar Erdal Acar gibi olmalarının mümkünatı yok. Çünkü çoğunun altı boş. “Ben Barzani’nin yeğeniyim” diye gezenden tutun da bir şirketi olmasına rağmen holding kartı basandan, kiralık arabayla hava atandan hesap ödemeden kaçandan tutun ne ararsanız var. Ancak bunları adam yerine koyup basan gazetelerde suç yok mu. Tabii ki var. Herkes işadamı, herkes playboy... Yazarken biraz daha dikkat edelim. Bunları “işadamı” yazarak gerçek işadamlarına haksızlık yapılmıyor mu?

Tayfun Topal yazdı...

Türkiye'nin en kolay okunan haber, magazin sitesi mgdtv.com'da en güncel haberleri bulabilirsiniz.

Etiketler: Yeme içme sektörü Gezi olayları Sektör İşler

FACEBOOK

YORUMLAR

TOPLULUK

YORUMLAR (0)

Yorum yapabilmek için üye olmalı ve giriş yapmalısınız.

Üye Olun Giriş Yapın

Bu habere yorum yapan ilk siz olun!

Türkiye'nin en kolay okunan haber sitesi olarak siz okuyucularımıza daima güvenilir ve objektif yayıncılık anlayışımızla hizmet vermekteyiz.
En güncel ekonomi haberleri, borsa durumu, finans, en yeni spor, sanat ve tarafsız siyaset haberlerine günlük olarak ulaşabileceğiniz geniş bir platform. Sıkılmadan okuyabileceğiniz, renkli görselleri ile, detaylı ancak bir o kadarda kısa ve öz yazılan içerikleriyle haber magazin Mgd Tv hizmetinizde.