MAGAZİN GAZETE DERGİ TV | Türkiye'nin En Kolay Okunan Haber Magazin Sitesi

19 Nisan 2024 Cuma 09:40
Chrome Kullanıyorsanız:
1.Tarayıcınızın sağ üstündeki, şuna benzeyen düğmeye tıklayın:
2.Options veya Seçenekler yazan kısma tıklayın.
3.Home Page veya Ana sayfa yazan kısma sitemizin adresini yapıştırın ve kaydedin.

Firefox Kullanıyorsanız:
Sitemizin adresinin tamamını seçin ve tutup anasayfa düğmesine sürükleyin.

Anasayfa düğmesi genelde şöyle görünür:

ANASAYFA MAGAZİN RÖPORTAJ Zirveyi yakaladım rahatladım

Görüş ve Düşünceleriniz?

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhattapları tarafından dava açılabilmektedir.

İLHAN ŞEŞEN

Zirveyi yakaladım rahatladım

İlhan Şeşen'le yedi yıl aradan sonra çıkardığı solo albümü 'Gel' hakkında konuşurken bir anda sohbete daldık
08 Kasım 2014 Cumartesi 10:05

İlhan Şeşen, bir tezatlar adamı. Şarkılarında çok romantik ama eski avukatlığından mı, İkizler burcu olmasından mı bilmem, alaycı bir söz cambazı. Güzel bir İstanbul Türkçe’siyle büyük bir ciddiyet içinde konuşurken, çaktırmadan sizi işletmeye başlayabiliyor. “Tembelim” diyor ama enerjisi yüksek. Caddebostan Cafe Nero’da röportaj için buluşacağımız gün, menajeri Erman, “İlhan Bey, yürümeyi çok sever. Evinden yürüyerek geliyor” diye beni aradı. Evi de Bağdat Caddesi’nde olduğu için normal bir mesafe olarak karşıladım. Ne bileyim ben, evinden Kuzguncuk’taki stüdyosuna veya Ümraniye’den Suadiye’ye yürüdüğünü! Yedi yıl aradan sonra çıkardığı solo albümü ‘Gel’ ile başlayan ve edebiyat, hukuk ve aşka uzanan röportajımız burada sevgili okurlar...


Yedi yıldır neden hiç albüm çıkarmadınız?

Ben aslında beş sene önce bu albüme başlamıştım. O sırada Kuzguncuk’taki stüdyomda bazı aksilikler yaşadık. Ortağım “Ben yapamıyorum İlhan Abi” dedi, “Tamam, kabul” dedim. Stüdyo bana kaldı. O sırada oğlum stüdyomuzda hem benim şarkılarımı hem de kendi şarkılarını kaydetmeye başladı. Sonra o da “Ben de yapamıyorum baba” dedi. Beş sene böyle geçti. Yalnız bu beş sene içinde durmadım, bunlar yaşanırken yeni şarkılar da yaptım. 20 küsür yeni şarkı birikti ve şimdi stüdyoda onlara girdim. Zaten, genel olarak hayat felsefem şu, bu karamsarlık da değil; her şeyin bir sonu var bu dünyada. Ben de yapmış olduğum mesleğimin sonunu, kendi sonumdan önce getireyim istiyorum.

Nasıl yani, müziği tamamen mı bırakacaksınız?

Bu albüm yani ‘Gel’ için de son diyordum ama şimdi esas son albümüme girdim. O daha farklı olacak. Akustik, müzisyen deyimiyle hücum kayıt yapacağız. Mesela, sevgili Birsen Tezer bunu yaptı ve çok güzel bir iş oldu. Maalesef bu tarz albümlerde alıcı çok değil çünkü elit bir iş. Ama olsun. Ben “Bu böyle” diye projemden kaçmayacağım. 20 bestem var, elimde ne var ne yok, hepsini yeni albüme koymak niyetindeyim. ‘Gel’ albümü ise sünen, bana acı çektiren bir albüm oldu. Çünkü sarktı, yuvarlandı ve gitti. Orada ilginç bir şey daha var; yapmak istediğimi ilk başta yapmışım ama üstüne çok şey girmiş. Dinleyenler “İlk hali ne güzel şarkıların” diyor. 

Ne oldu da yedi yıl geçti? Okuyup üflediler mi sizi?

Ben büyü falan öyle şeylere inanmam ama bir şeyler oldu, ben de anlamadım! Zaten, müzikte şöyle bir şey var; siz abarttıkça iş çığırından çıkıyor. Şu anda karar verdiğim son enstrümanlar şunlar; klasik, akustik, elektro gitar, keman ve bas. Bu kadar! Davul da mutlaka süpürge ile çalınacak, asla baget kullanmayacağım. Çünkü süpürge ile çalınan davulun sesi daha yumuşaktır. Baget ile arada fark vardır. Benim beğendiğim müzik bu. Bu noktadan sonra da onu kullanmak en doğal hakkım. Ha, bunu yapabildim mi şimdiye kadar, hayır! 

1971’den beri müzik yapıyorsunuz. Nasıl, bir tane bile mi yok! 

O yıllarda şarkılarımda ne süpürgesi, davul bile yok! Köşeli müziği tak tak, tuk tuk sevmem çünkü. Eğer sözlü müzik yapıyorsan, sözlerin doğru yerleşimi önemlidir. Hep ona çalışıyorum, yapmak istediğim ilk şey bu. 

Piyano yakışıyor akustik albümlere. Siz kullanmayacak mısınız?

Piyanistine bağlı, kime çaldıracağım? Büyük risk piyano çaldırmak. Aşağıda destekleyici bir ses olursa tamam, yoksa diling dilong… Aman, aman! Benim piyano ile ilgili şöyle bir hatıram var: ‘Cumartesi’ adlı yeni şarkımı konser öncesi prova yaparken menajerim Erman oturmuş piyanonun başında, mi notası basıyor. Erman müzikten anlamaz ama orkestradaki çocuklara “İşte bu, yapmamız gereken buydu!” dedim. 

‘EN BÜYÜK RAHATSIZLIĞIM, HALA ŞARKI YAPABİLİYOR OLMAK’

Hücum kayıt albümden sonra hiç mi beste yapmayacaksınız?

Benim en büyük rahatsızlığım da bu; hala şarkı yapabiliyor olmak!

Neden; iyi bir şarkı yapabilmek için canını verecek, çok insan var.

Şöyle izah edeyim: Zamanında Oktay Akbal’ın ‘Yazmak Yaşamak’ kitabını almıştım. Sorduğu soru o kadar güzel ki; yazmak mı yaşamak mı? Bundan sonra çıkacak akustik albümümde “Güneşin batışına öylece şiirler yazmak mümkün, denizin akışına öylece bakmak mümkün. Yazmak mı yaşamak mı, hangisi daha mümkün ayrılık için” diye bir sözü olan bir şarkı olacak. Yazmayı tercih edersen yaşayamıyorsun bu bir gerçek. Bugün az önce evden çıkarken hayıflandım. “Ulan eşek!” dedim kendi kendime, “Madem bu kadar düşünüyorsun, otur yaz. Bitir şu notlarını, tamamla, kitap yap. Okuyan okur, okumayan okumaz”...

Edebiyat çok büyük emek istiyor ve ben tembel bir adamım. Şarkı yapmak ise kolay. Sana en büyük projemi de söyleyeyim. Bir gün çıkacağım evden, “Ben gidiyorum” deyip, yürümeye başlayacağım. “Ne oldu, manyak mısın oğlum?” diye arayan olursa, “Bilmiyorum, gidiyorum” diyeceğim (kahkahalar). “İdealin nedir?” diyorsan bu işte, yürümek! “Neden yürüyorsun?” diyenler de cevap şu: Barış için yürüyorum! Ne kadar kolay, nasıl da klişe değil mi? Ama o zaman meczup demezler. 

Yürümek dışında başka ilham kaynaklarınız var mı?

Biraz önce şurada yalnız başıma oturduğum, Caddebostan sahilinde bir bank var. Seni oraya götürseydim, araklardım ya! Öyle mükemmel bir bank. Uyuyan kedi, denizin sesi, çiçekler, adalar, bankın etrafına dizilmiş. Hepsi şiir bunların ama yazsam ne olacak?

Ha, niye vazgeçiyorum yazmaktan; şiirlerim var ama hepsi kötü. Yazmak zor bir iş. Ferhan Şensoy’un güzel bir lafı var, “Hadi, oturup güzel şeyler yazayım demekle yazılmıyor” der. Üstelik, ben mensup olduğum halktan alacağım tüm sevgiyi ve manevi güzellikleri aldım. Hiç kimsenin bana artık iyi davranmasına bile gerek yok; o kadar aldım. Herkesin hayatta bir tane zirvesi olur, ikincisi olmaz. Belki de, hayal ettiğim zirveyi yakaladığım için bende bir rahatlama oldu. Ben sevgiyi almışım, sevilen şarkılar yapmışım. Daha ne istiyorum, tabii telifimi istiyorum!

Garip bir tezat; şarkılarınız kederli ama siz çok matraksınız. 

Şarkılarımda keder mi! Yok, canım. Konserlerim hep stand up tadında geçiyor. 

Aydan Şener ile ‘Acıdır Aşk’ şarkınıza bir klip çektiniz. Aydan Şener hala o kadar güzel ki, yıllar onu hiç yıpratmamış.

Aydan’ın ruhu da o kadar güzel ki! Onunla beraber oynadığımız ‘Bana Esmeyi Anlat’ tiyatro oyunumuz da aralıklarla devam ediyor. En basitinden meşakkatli, parası az, seyircisi az ama biz inatla sürdürüyoruz. Bak şimdi o kliple ilgili söyleyeceklerimi yazarsan, inkar ederim! 

Türkiye'nin en kolay okunan haber, magazin sitesi mgdtv.com'da en güncel haberleri bulabilirsiniz.

Etiketler: röportaj ilhan şeşen gel mgd haber güncel m041028

FACEBOOK

YORUMLAR

TOPLULUK

YORUMLAR (0)

Yorum yapabilmek için üye olmalı ve giriş yapmalısınız.

Üye Olun Giriş Yapın

Bu habere yorum yapan ilk siz olun!

Türkiye'nin en kolay okunan haber sitesi olarak siz okuyucularımıza daima güvenilir ve objektif yayıncılık anlayışımızla hizmet vermekteyiz.
En güncel ekonomi haberleri, borsa durumu, finans, en yeni spor, sanat ve tarafsız siyaset haberlerine günlük olarak ulaşabileceğiniz geniş bir platform. Sıkılmadan okuyabileceğiniz, renkli görselleri ile, detaylı ancak bir o kadarda kısa ve öz yazılan içerikleriyle haber magazin Mgd Tv hizmetinizde.